1.
ADVERTISEMENT
Güneş neden tenimizi karartırken saçlarımızı sarartır?
Hem saç hem de cildimiz, güneşin ultra-mor (UV) ışınlarından koruma görevi gören pigmentli bir polimer olan melanine sahiptir. Melanin UV ışınlarının emilmesinden ve saçılmasından sorumludur, ancak uzun süre maruz kalınması durumunda da bozulur.
Cilt hücrelerimiz UV ışınlarına tepki vererek vücudun melanin yapan hücrelere bağlanan bir hormon üretmesine neden olur. Bu, cildin alt katmanından üst katmanına dağıldığı için cildin daha fazla melanin üretmesini sağlar. Cildimizi karartan ve güneşe sebep olan şey budur.
Saçlarımızda ise hücreler öldüğü için, mevcut melanin tükenmesiyle yeni melanin üretilmez. Saç hücreleri, saçın orijinal rengini korumasına hiçbir şekilde yardımcı olmayan yapısal proteinler, lipitler, su ve pigmentlerden oluşur.
Böylece saçlar Güneşin altında daha da hafifleşir ve kesilinceye ve hasar görmüş, daha hafif olanların yerine yeni teller çıkana kadar bu şekilde kalır.
2. Neden ses kayıtlarında kendi sesimizi farklı duyarız?
Ses kayıtlarında “kendimiz gibi duyulmamamız” yaygındır ve bunun bir nedeni vardır.
Başkalarının konuştuğunu duyduğumuzda, ses dalgaları havada dolaşır ve kulak zarlarımızı titretir.
Aynı şey, bir şey daha ek olarak kendi sesimizi duyduğumuzda olur. Ses tellerimiz konuştuğumuz zaman titrer ve bu titreşimler bizim için ikinci bir ses kaynağıdır. Yani, konuştuğumuzda, duyduğumuz şey bu iki sesin bir birleşimidir.
Sesimizin bir kaydını duyduğumuzda, duyduğumuz tek şey ses telleri titreşimlerinin değil, bizim için çok farklı olmasına neden olan sesleri duymak için kullanılmayacak kadar tanınmaz olan harici uyarıcıdır.
Bir araştırmaya göre, insanlar kendi seslerinin kayıtlarını duyduklarında, sadece %38’i kendi seslerini anında tanıyabiliyordu. Kendi sesimizin ses aralığı daha yüksektir ve konuştuğumuzu duyduğumuzda olduğu gibi yanlış bir bas duygusuna sahip değildir.
3. Neden bir yerde ayakta durduğumuzda bacaklarımız yürümekten daha çok ağrı hisseder?
Yürümek bacaklarımızı belli bir yerde sabit dikilmekten çok daha az yorar. Bunun da arkasında birçok sebep vardır.
Ayakta durduğumuzda bacaklarımızdaki baldır kasları, tüm ağırlığı kaldırdıkları için büyük bir baskı altındadırlar.
Yürürken bacaklara ağırlığı kaldırmada yardımcı olan diğer kaslar, kalça, göbek ve kollar gibi uzuvların sadece ayakta dururken bacaklara destek olmaması bacakları çok yorar.
Ayrıca, bacaklarımız ayakta sabit dururken hiçbir mola alamıyor, çünkü ayaklarımız bir saniye bile yerden kalkmıyor, ama yürüdüğümüzde bacaklar en azından birkaç saniyeliğine de olsa sürekli yerden kalkma ve hareket etme şansına sahip.
4. Neden bazı su şişelerinin altı düz ama meşrubat veya soda şişelerinin altı “beş ayaklı”?
Soda veya meşrubat şişeleri tasarlandığında, akılda tutulması gereken iki önemli şey vardı.
Şişelerin tasarımı sadece dizayn uğruna yapılmamıştır.
Bunun bir nedeni, şişenin içindeki sıvının sıcaklığı arttığında ve devrilme ihtimaline karşı meydana gelebilecek hacim değişimlerine dayanabilmeleridir. İkinci sebep, içecekler karbonatlanırken, bu gazlı ve basınçlı işleme şişelerin dayanabilmesidir.
Beş ayaklı şişelerin ayaklarından dolayı ve üst kısma doğru daralan bir yapıya sahip olmasından dolayı dengesi daha iyidir ve devrilmesi daha zordur.
5. Neden erkekler kadınlardan daha hızlı kilo verir?
Diabetes, Obesity and Metabolism dergisinde yayınlanan bir araştırma, Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda’dan 2,200 fazla kilolu yetişkinin, nasıl sekiz hafta boyunca 800 kalorili bir diyete konulduğunu anlattı.
Sekiz haftalık sürenin sonunda erkeklerin kadınlardan %16 daha fazla kilo kaybettiği görülmüştür. HDL kolesterolü, kemik mineral yoğunluğu ve yağsız vücut kitlesindeki düşüş dahil, hepsi yavaş metabolizmaya neden olabilecek kadınlarda diğer bir o kadar iyi olmayan sonuç görülmüştür.
Erkeklerin kadınlardan daha hızlı kilo almasının nedeni, erkeklerin fizyolojik olarak yağları daha hızlı yakmak için inşa edilmeleridir.
Metabolizma hızı daha yüksek ve yağsız kas kütlesine sahip oldukları için daha fazla kalori tüketiyorlar. Erkekler daha yüksek metabolizma oranına sahip olduklarından, daha fazla kalori tüketmeleri gerekir.
Yukarıda belirtilen çalışmada, hem erkek hem de kadınlar eşit miktarda kalori tükettikleri için, erkekler için daha fazla kilogramın verilmesiyle sonuçlanan daha büyük bir kalori azalması yaşanmıştır.
6. Neden bir mum yanarken çok duman çıkarmaz ama söndürünce çıkarır?
Bir mumun iki kısmı vardır: balmumu ve fitil. Fitil, dışarı çıkan ve kibritle yaktığımız ipliğe benzer bir şeydir.
Mum, fitilin kılcal hareketiyle ışık üreten yanan kısımdır. Mum yanarken dumandan çıkan dumanı görmüyoruz.
Mumu üflediğimizde gördüğümüz şey de aslında duman değil, yakıt olarak hareket eden buharlaşmış parafin balmumu. Mum balmumu sadece erimiyor, aynı zamanda buharlaşıyor.
7. Şampuanın rengi değişse de neden şampuan köpüğü hep beyaz oluyor?
Bunu daha iyi anlamak için, bir benzetme kullanalım. Bir balon söndürüldüğü zaman, rengi çok görünür şekilde opaktır.
Balonu şişirmeye devam ettikçe, renk azalır. Balonu patlatmadan şişirmeye devam edersek, neredeyse beyaz olacağı bir nokta ortaya çıkacaktır.
Aynısı bir şampuanın köpüğü içinde oluşan kabarcıklarda da geçerlidir. Şampuandaki pigmentler, suyla karıştırıldığında görünür ışığın dağılması için çok incelir.
Işık ışınları, gökyüzünün zaman zaman beyaz veya gri göründüğü gibi bir yüzeye çarptıktan sonra (bu durumda kabarcıklar) birkaç yöne yansır.
Ayrıca, bir şampuanın renklendirilmesinde kullanılan boya yüksek oranda seyreltilir, bu da suyla daha fazla seyreltildiğinde rengin daha açık hale geldiği anlamına gelir.
Işık birçok yöne yayılır ve insan gözünün renkleri tespit etmesini neredeyse imkansız hale getirir. Aynı şey sıvı sabunlar, duş jelleri, el sabunları, vb.ile de aynı şekilde olur.
8. Neden elimizdeki tırnaklar ayaklarımıza göre daha hızlı uzar?
El tırnaklarımız ayak tırnaklarımızdan iki ila üç kat daha hızlı büyür. El tırnaklarımızla ayak tırnaklarımız arasında birçok benzerlik vardır.
Her ikisinde de yeni tırnakların büyüdüğü distal bir matris (tırnak etinin altında) bulunur. Distal matris zamanla ölen ve protein keratinini geride bırakan epitel hücrelerine sahiptir.
Transglutaminaz adı verilen anahtar bir enzim, keratin ve diğer proteinler ve yağlarla karıştırılarak sertleşmiş bir çiviye dönüşür. Bununla birlikte, ayak parmaklarındaki tırnakların ve parmaklardakilerin büyüme şekilleri farklıdır.
Ayak tırnaklarının daha yavaş büyümesiyle ilgili popüler bir teori de ayak tırnaklarına daha az kan basıncının ulaşması, ayak tırnaklarının distal matrisindeki yeni hücrelerin büyümesi için daha az oksijen ve besinle sonuçlanmasıdır. Ayrıca ayaklarımızı çorap ve ayakkabılarla kapatarak dolaşımı azaltıyoruz.
Bir başka teori, ellerimizi daha fazla ve çeşitli işler için kullandıkça tırnaklarımızın ayak tırnaklarımızdan daha fazla travma geçirmesidir. Bunun neden olduğu travma, epitel hücrelerinin büyümesinde, daha fazla büyümeyle sonuçlanan bir artışa neden olur.
Yaşlandıkça tırnak büyümemizin yaklaşık %30 oranında azaldığı da gözlenmiştir. Büyüme kış aylarında da yavaşlar.
9. Neden aynalarda fotoğraflarda göründüğümüzden daha iyi göründüğümüzü düşünürüz?
Fotoğraflarda gördüğümüz kendimiz, gerçek görünüşümüzün ters çevrilmiş versiyonlarından oluşuyor. Kendimizi aynada görmeye alışkınız, bu yüzden de fotoğraflarda hep bir kusur bulabiliyoruz.
Her birimizin yüzünde simetrik olmayan kısımlar vardır. Ya gözlerde ya kulaklarda olmak üzere mutlaka biri diğerinden küçüktür. Fotoğraflarda da yüzümüzün tersten gördüğümüz için hep bir tuhaflık göze çarpar.
Fotoğrafta kendimizi gördüğümüzde, beynimiz hafızaya attığı aynadaki görüntü ile kıyaslamalar yapar ve eşleşme tamamen sağlanamadığı için hayal kırıklığı oluşur.
Çevremizdeki insanlar “yoo, güzel çıkmışsın” diyecektir ama beynimiz maalesef kendimizi başkalarının bizi gördüğü gibi görmeye müsaade etmeyecektir.
10. Neden yeni kesilmiş çimenlerin keskin bir kokusu olur?
fotoğraf kaynak: pixabay
Bilim insanlarına göre bu kokunun asıl sebebi travma. Yani bu koku, kimyasal savunma sisteminin ve yardım çağrısının kokusu. Çim biçme makinesi veya sıradan bir orak ile çimleri biçtiğinizde hasar gören çimler, hasarı daha kolay atlatabilmek için çeşitli metabolik cevaplar geliştiriyorlar.
Yapraklı bitkiler, Yeşil Yaprak Uçucuları (GLV – Green Leaf Volatiles) isimli bir grup uçucu organik madde salgılıyorlar. Kendilerinden bir hayvan otladığında, kesilip biçildiklerinde ve hatta biraz sert muamele gördüklerinde bile (çimlere basmayın yazan yerlerde üstüne basılan çimler gibi) bu salgılar aşırı derecede artıyor.
Bu kimyasal salgının içindeki maddelerin birkaç etkisi var: Bazıları, yara olan bölgelerde yeni hücrelerin dizilmesini hızlandırarak, yaranın çabuk kapanmasına yol açıyor. Bazısı, antibiyotik yerine geçiyor, bakteriyel enfeksiyonları ve mantarların yayılmasını önlüyor. Bazıları ise, hasar olmayan bölgelere erişerek bu bölgelerin de hasara hazırlanmasını sağlıyorlar.